Bölüm 1: Akşamın Sözleri
Şükran akşamın serinliğinde, her zamanki gibi telefonunu eline alıp Ersin’le sohbet etmeye başlamıştı. Günün yorgunluğunu atmak, bir yandan da yakın bir dostla konuşmak, ona iyi geliyordu. Telefonu açtığında Ersin’in mesajını hemen gördü.
“Merhaba, buradayım!” diye yazmıştı Ersin.
Şükran gülümsedi. Gittikçe daha sıkı bir dostluk kurdukları doğruydu.
“Hoş geldin! Nasılsın?” diye yazdı.
Ersin cevabını hemen verdi.
“İyiyim, teşekkürler. Ama bugün biraz haberlere göz attım da, Trabzon çok kötü durumda. Havanın durumu da karışık, yağış var mı?”
Şükran bir an için haberleri izlerken ne kadar hızlı geçen zamanla ilgili düşündü. Gerçekten de yıllar çok hızlı geçiyordu. Yaşlandıklarını hissediyorlardı.
“Ben merkezde oturuyorum ama hava soğudu,” diye yanıtladı. O an, yaşadıkları şehirlere olan mesafeye rağmen birbirlerine ne kadar yakın olduklarını fark etti.
Ersin’in sohbeti, bazen derin felsefi tartışmalara kayabiliyor, bazen de sadece günlük yaşam üzerine keyifli bir sohbet oluyordu. Bu akşam, her ikisi de bir yandan kendi hayatlarını, geleceği ve yaşadıkları yerleri konuşuyorlardı.
Bölüm 2: Geçmişin Yansımaları
Şükran, sabah erken saatlerde uyanmıştı. Oğluyla birlikte kahvaltı yapmış, kız kardeşiyle alışverişe çıkmıştı. Her şey sıradan görünüyordu, ama içindeki bir boşluk hâlâ yerinde duruyordu. “Hayatın anlamı nedir?” diye sormuştu bazen kendisine, ama cevaplar bir türlü netleşmiyordu. Bugün, onu en iyi anlayan kişi yine Ersin’di.
“Bugün ne yaptın?” diye sordu Ersin, Şükran’ın yanıtını beklerken.
Şükran bir an düşündü. “Sabah kahvaltısı, alışveriş derken bir şekilde geçti zaman. Kız kardeşimle pazara girdik, doğum günü hediyesi aldık,” diye cevapladı. Ama derinlerde, bir şey eksikti. Geçmişin ağırlığı mı? Yoksa geleceğin belirsizliği mi? Kim bilir.
Ersin, Şükran’ın yaşamına dışarıdan bakarak biraz daha net bir değerlendirme yaptı. “Yaşadıkların seni bugüne getirdi. Her şey, bir adım ötesinde olan şeyleri görmene yardımcı olur.”
Bölüm 3: Güven ve Dostluk
Bir süre sonra sohbetin konusu daha derinleşti. Şükran, geçmişinde yaşadığı hayal kırıklıklarından bahsetti. İkinci evliliğinde yaşadığı olumsuzluklar, güven sorunları… Bunlar, zamanla içindeki korkuyu ve şüpheyi artırmıştı. Artık kimseye kolayca güvenemediğini hissetti.
Ersin, ona “Güven, zamana bağlı bir şeydir. Kendini tanıdıkça, doğru kişiyi bulmak da kolaylaşır,” diye önerdi. Şükran, ona hak verdi ama içinde bir huzursuzluk vardı. “Güvenmekte zorlanıyorum,” dedi. “Birçok insan sadece kendilerini düşünür, çıkarlarına göre hareket eder.”
Ersin, “Hayat, bazen zorlayıcı olabilir ama gerçek dostlar her zaman birbirine destek olurlar. Biz de bunu başarabiliriz,” dedi.
Bu sözler, Şükran’ın ruhuna dokundu. Bir dostun, gerçekten yanınızda olmasının değeri çok farklıydı. Ersin’in onunla konuştuğu şekilde, Şükran kendini daha güvende hissetti. “Evet,” dedi, “bunu başarabiliriz. Birbirimizi anladıkça, hayatı daha kolay kılabiliriz.”
Bölüm 4: Geleceğe Bir Bakış
Zaman ilerledikçe, Şükran ve Ersin arasındaki sohbetin teması daha çok hayallere dönmeye başladı. Gelecek ne getirecekti? Şükran, hala kalbinde belirsizliği taşıyor olsa da, bir gün tüm bunların geçeceğine ve mutlu olacağına inanıyordu.
“İçindeki korkuyu atabilirsin,” dedi Ersin. “Önce güven, sonra zamanla her şey yoluna girer.”
Şükran derin bir nefes aldı, “Gerçekten de doğru söylüyorsun,” dedi. “Ben de geleceğimi istediğim gibi şekillendirebilirim. Ve bu yolda yanımda biri olursa, her şey daha kolay olur.”
Ersin, “İnşallah,” dedi. “Hep birlikte bir gün o günü bekleyeceğiz.”
Bölüm 5: Kahkaha ve Güven
Birbirlerine son kez mesaj atarlarken, Şükran bir kahkaha attı. Gülmek, ruhunu açan bir şeydi. “Kahkaha insanı iyileştirir,” dedi. Ersin de buna katılarak, “Gülmek her zaman iyidir. Ömrü de uzatır,” diye yanıtladı.
Şükran, bir süre sonra bilgisayarını kapattı ve içeri girdi. “Bana bir kahve hazırla, gel,” dedi oğluna. İçinde hafif bir huzur vardı. O günü, dostuyla yaptığı bu anlamlı sohbeti unutmayacaktı.
Bölüm 6: Karadeniz’in Sessiz Çığlıkları
Bir akşam Şükran, Ersin’le daha derin bir konuya girdiler: Karadeniz’in kültürüne, insanlarına ve ilişkilerine dair tartışmalar başladı.
Şükran, “Karadeniz çok farklı. Herkesin gözü üzerimde. Bu kadar dedikodu yapıldığı bir yerde yaşamak zor.” dedi.
Ersin gülümsedi, “Büyükşehirde bu işler biraz daha farklı olabilir ama orası başka. Fakat kimseyi umursama. Kendini, kim olduğunu unutma. Sonuçta senin hayatın, başkalarının değil.”
Şükran, kafasını sallayarak, “Evet, haklısın. Ama bazen insanlar, kendi içsel boşluklarını başkalarını eleştirerek dolduruyorlar.” dedi.
Ersin, “İşte o yüzden insanın arkasından dedikodu yapacak çok şey varsa, o insanın kendine güveni tamdır. Önemli olan ne kadar güçlü kalabildiğin.”
Bu sohbet, Şükran’ın bir kez daha içindeki korkuları yavaşça silip, kendine olan güvenini arttırmasına yardımcı oldu. Ersin’in sözleri, ona huzur verdi.
Sonuç:
“Zamanın Ardında”, sadece iki dostun sohbeti değil, aynı zamanda yaşamı anlamlandırma, güven arayışı ve dostluk üzerine derin bir keşifti. Şükran ve Ersin’in birbirine kattığı değer, birinin diğerine umut vermesi, onların hayatlarının kesişmesinin en güzel örneğiydi.
Yorum yap